Londra Otelleri

Londra Hakkında Tarihi çok eski dönemlere dayanan Londra, bu sebeple birçok tarihi yapıyı da bünyesinde barındırıyor. Başlangıçta küçük kırsal yerleşimlerden oluşan şehir, bugün, sanat ve ticaret alanlarında lider, önemli bir küresel kent olarak karşımıza çıkıyor. Büyük metropol Londra, Essex, Hertfordshire, Surrey ve daha bir çok komşu topluluğa yayılırken, aynı zamanda halen Ortaçağ sınırlarını koruyor. 

Köklü tarihi ve uluslararası bir merkez olması sayesinde Londra, turistlerin tarihi mekanları ve güzel mimari yapıları keşfetmeleri için olanak sağlıyor. Şehrin simgelerinden biri sayılan ve genellikle Londra Köprüsü olarak yanlış adlandırılan Kule Köprüsü (Tower Bridge) Thames nehri boyunca çarpıcı silüetiyle dikkat çekiyor. Önemli tarihi yerlerden biri daha olan Westminster Abbey, İngiltere'nin en ünlü yazar ve düşünürlerinin dinlenme yeri olarak biliniyor. Burası da şehrin kültürünü yakından görmek için kesinlikle uğramanız gereken yerler arasında bulunuyor. Kensington Sarayı ve Windsor Kalesi gibi kraliyet konutları, turistlerin ve aynı zamanda yerli halkın, hem eski hem de modern çağda insanların nasıl yaşadıklarını görmelerini sağlıyor. 

Şehrin tarihini ve kültürünü rahatlıkla keşfetmek için Londra'nın tarihi bölgesine yakın bir yerde konaklayabilirsiniz. Bu bölgedeki oteller oldukça beğenilmekle birlikte Westminster Manastırı veya Whitechapel gibi önemli turistik mekanlara da yakınlığıyla öne çıkıyor. Oteller genellikle uygun fiyatlı olsa da, bu fiyatlar herkese hitap etmiyor olabilir. Londra’nın yer altı ulaşımı oldukça gelişmiş olduğu için bu bölge haricinde bulunan daha uygun fiyatlı otelleri de tercih edebilir, metroyla tarihi bölgeye ulaşıp muhteşem yapıları gezebilirsiniz.

Bütçeniz ne olursa olsun, Londra’da rahat bir şekilde konaklayabileceğiniz oteller mevcut. İster lüks bir otelde isterseniz de şirin bir pansiyonda kalın, şehirde yapabileceğiniz birçok şey olduğundan emin olabilirsiniz. Londra’da 40 £’a kadar düşük fiyatlarda oteller bulabileceğiniz gibi, 200 £ civarında daha lüks otelleri de tercih edebilirsiniz. Şehirde havaalanlarına yakın birçok otel de yer alıyor. Uçuşunuzu ayarlarken havaalanı yakınlarındaki otelleri de inceleyebilir ve % 40 civarında indirimden faydalanabilirsiniz.

Londra'nın West End bölgesi, Londra’nın en iyi otellerine ev sahipliği yapması nedeniyle konaklama için en çok tercih edilen yerlerinden biri. Genellikle 4 ve 5 yıldızlı otellerin bulunduğu bu bölgede daha pahalı otellerin olduğunu söylemeliyiz. Yine de Best Western Chiswick Palace & Suites gibi ucuz otelleri de bu bölgede bulabilirsiniz. West End, aktif gece hayatı ile de gençler ve kendini genç hissedenler için pek çok aktivite sunuyor. 

Merkezi bir semt olan Bloomsbury, ekonomik otellere ev sahipliği yapmasıyla öne çıkıyor. Eğer Londra’nın diğer bölgelerindeki oteller bütçenizi aşıyorsa Bloomsbury’deki otellere bakmanızı kesinlikle öneriyoruz. Şehirde görmeniz gerekenlere yakınlığıyla bilinen Bloomsbury’de rahatlıkla her şeyi bulabilirsiniz. Bu bölgede bulunan şirin otellerden biri olan Jesmond Hotel, şık bir dinlenme alanine ve verandaya sahip. Gideceğiniz tarihlerdeki uygunluğuna bakarak bu otele rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Çok kısıtlı bir bütçeye sahipseniz ya da hostellerde kalmayı tercih ediyorsanız, Londra’da özellikle yalnız gezginlerin tercih ettiği birçok hostel yer alıyor. Astor Victoria ve Clink78, şehir merkezinde bulunan ve yüksek puanlarıyla öne çıkan hostellerden ikisi.

Londra, sanatseverler ve şehrin tarihini yaşamak isteyenlerin dikkatini çekecek birçok kültürel etkinliğe ve tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Şehrin simgelerinden olan Big Ben ve London Eye, Londra’da kesinlikle ziyaret etmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Şehirde bulunan müzelerin birçoğuna (özel sergiler hariç) ücretsiz giriş yapabileceğinizi sakın unutmayın! Örneğin Tote Modern, ücretsiz bir şekilde uluslararası çağdaş sanatın çarpıcı örneklerini ziyaretçilerine sunuyor. Yine Bloomsbury'deki British Museum, dünyanın en kapsamlı koleksiyonlarından birine sahip olmasıyla ve dünya üzerindeki insanlık tarihinin belgelerini sunmasıyla biliniyor. Şehirde yer alan Doğal Tarih Müzesi, botanik, zoolojik ve paleontolojik örnekleri barındırıyor. Aynı zamanda bu müzenin eserleri arasında Charles Darwin tarafından toplanan örnekler de bulunuyor. 

Londra’dan Banqueting House, Royal Albert Hall ve Hampton Court Palace gibi tarihi mekanlara uğramadan kesinlikle dönmemelisiniz. Görmeniz gereken yerler arasına Kraliyet ailesine ev sahipliği yapan Buckingham Sarayı'nı da eklemeyi unutmayın. Bu alanlara giriş biraz pahalıya mal olabilir, bu sebeple şehire gittiğinizde London Pass almanızı öneriyoruz. Böylece kentin en ünlü yerlerinin çoğuna ücretsiz giriş imkanından faydalanabilirsiniz.

İngiltere kendisine özgü bir mutfağıyla öne çıkmasa da, Londra’da gastronomiye büyük yeniliklerin getirildiğini söyleyebiliriz. Muhteşem restoranlara ev sahipliği yapan ve sofistike bir atmosferi olan Mayfair’de yiyeceğiniz yemeklerin tadını unutamayacaksınız. İster geleneksek yemekleri tercih edin isterseniz de daha egzotik seçimler yapın, Mayfair’in şehirde yemek yiyeceğiniz en iyi bölge olduğunu kesinlikle aklınızdan çıkarmayın. Yine Covent Garden da hem alışveriş yapabileceğiniz hem de yemek seçenekleriyle ünlü olan bir nokta. Londra’da gece hayatının merkezi olarak bilinen Soho, özellikle geç saatlerde yemek yiyebileceğiniz ve sevdiklerinizle içeceklerinizin tadını çıkarabileceğiniz önemli yerlerden. 

Söz konusu et olduğunda ise, Londra’nın doğusunda yer alan ve 20 yıldır hizmet veren St. John’un üzerine daha iyi bir yer bulamayacağınızdan emin olabilirsiniz. Hayatınızda yiyebileceğiniz en iyi kızarmış et için Hixter’i ziyaret edebilirsiniz. Alternatif olarak neredeyse yüz yıl önce kapılarını açan The Golden Hind’e uğrayıp fish & chips’i de deneyebilirsiniz.

Yıl boyunca Londra'da katılabileceğiniz çok sayıda sanat ve müzik festivali bulunuyor. Çağdaş sanatla ilgileniyorsanız sonbaharda düzenlenen Frieze festivaline gidebilirsiniz. Bu festivalde, dünyadaki 160'tan fazla galeride eserleri sergilenen sanatçıların çalışmalarını görebilirsiniz. Winter’s London Art Fair de yine benzer şekilde, dünyaca ünlü sanatçıların eserlerinin sergilendiği ve konuşmaların yapıldığı bir fuar olarak biliniyor. 

Müzik Festivalleri'ne gelecek olursak, White Stripes ve Lil Yachty gibi büyük isimlerin sahneye çıktığı Wireless Festival yazın en büyük etkinliklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bir diğer popüler müzik festivali ise yine yazın düzenlenen ve sahneye çıkan Arcade Fire'ın 2014’teki performansının "yaz mevsiminin en iyi konseri" olarak adlandırıldığı Hyde Park'daki British Summer Time. 

Shakespeare'in Londra’da bulunan evinin şehrin tiyatro kültürüne sahip olmasına şaşırmamalı. Londra’da fazla sayıda tiyatro bulunduğunu söyleyebiliriz fakat ünlü Globe Tiyatrosu da dahil olmak üzere bu tiyatroların çoğunlukla West End bölgesinde bulunduğunu unutmayın. National Theatre ve Royal Court Theatre gibi büyük tiyatro salonlarının yanı sıra Tricycle Theatre ve Bloomsbury Theatre gibi daha küçük salonları da şehirde bulabilirsiniz.